Millet Bahçeleri Sosyal Dönüşüm Yaratıyor

Millet Bahçeleri, İstanbul’un, Avrupa ortalamasının oldukça gerisinde kalan kişi başı yeşil alan oranını artırma iddiasıyla hayata geçirildi. Ancak yeni yayınlanan bir akademik çalışma, bu alanlardan herkesin eşit biçimde faydalanamadığını ortaya koyuyor. 2017-2021 yılları arasında açılan 12 Millet Bahçesi çevresindeki mahalleleri inceleyen çalışma, bu bölgelerde konut fiyatlarının İstanbul ortalamasının üzerinde arttığını gösteriyor. Artan yaşam maliyetleri, dar gelirli sakinlerin mahallelerinden taşınmak zorunda kalmasına yol açarken, daha varlıklı ve eğitimli grupların yerleşimini teşvik ediyor. Araştırma, ‘‘herkes için’’ tasarlanmayan yeşil alan projelerinin sosyal eşitsizlikleri derinleştirebileceğine dikkat çekiyor.

İstanbul’da 2017-2021 yılları arasında hayata geçirilen 12 Millet Bahçesi’ni mercek altına alan yeni bir araştırma, bu parkların çevresindeki mahallelerde dikkat çekici sosyal, ekonomik ve demografik değişimler yaşandığını ortaya koyuyor. 

İstanbul’da ortalama 7,2 metrekare olan kişi başına düşen yeşil alan miktarı, hem mevzuatla belirlenen alt sınırın hem de Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı bir yaşam için tavsiye ettiği miktarın altında. Kentteki yeşil alanlar, kişi başına düşen yeşil alan miktarının çoğu kez 3,5 metrekareyi dahi bulamadığı merkez ilçelerde daha da yetersiz kalıyor. Dolayısıyla şehirde yeni park ve bahçeler planlamak, yaşam kalitesini artırma potansiyeli taşıyor. Ancak bu tür projeler, toplumun tamamını gözeterek hayata geçirilmediğinde, sosyal eşitsizlikleri derinleştirme riski barındırıyor. 

Nitekim söz konusu araştırma, yeni açılan Millet Bahçeleri nedeniyle dönüşüm riski taşıyan 28 mahallenin 23’ünde, konut fiyatlarının İstanbul ortalamasından daha hızlı arttığını gösteriyor. Örneğin en yüksek artışının yaşandığı Ayazma Millet Bahçesi çevresinde, fiyatların %120 oranında yükseldiği tespit edildi. Çalışmaya göre bu bölgelerin birçoğunda mevcut sakinlerin yerini, giderek daha varlıklı ve yüksek eğitimli gruplar almaya başlıyor. 

Bulgular, büyük ölçekli yeşil alan projelerinin yalnızca çevreyi değil, toplumsal yapıyı da dönüştürme gücüne sahip olduğunu ve bu tür dönüşümlerin kimi zaman istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Araştırma, kentsel yeşil dönüşüm süreçlerinde fiziksel çevrenin yanı sıra toplumsal dinamiklerin de gözetilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. 

Yeşil Alan Projeleriyle Birlikte Komşular Değişiyor

‘‘Millet Bahçeleri’’ projesi, 2018 yılında, yeşil alan eksikliğiyle mücadele etmek amacıyla kamuoyuna sunuldu. Duyurulmasından bu yana, kentsel yeşil alan açığını dengelemek amacıyla İstanbul’un ve Türkiye’nin dört bir yanında 291 ‘‘millet bahçesi’’ hayata geçirildi. 

Parklar, yürüyüş yolları, kütüphaneler ve sosyal alanlarla donatılmış yeşil koridorlar aracılığıyla halkın doğayla buluşmasını sağlayacak bu proje, akademik çevreler tarafından yalnızca bir çevre düzenlemesi değil, aynı zamanda bir rant üretim aracı olarak da değerlendiriliyor. Nitekim proje alanlarının çevresinde inşa edilen yeni konutlar, bu bahçelere olan fiziksel yakınlıklarını pazarlama aracı olarak kullanırken; “Millet Bahçesi manzaralı”, “Millet Bahçesi’ne komşu” gibi ifadeler, gayrimenkul ilanlarında sıklıkla yer buluyor.

Bazı bahçeler, halk tarafından daha önce de kullanılan yeşil alanların yeniden adlandırılmasıyla hayata geçirilirken bazılarıysa atıl durumdaki alanların dönüştürülmesiyle oluşturuldu. Ancak bu gelişmeler, bazı bölgelerde konut fiyatlarının belirgin şekilde yükselmesine ve bu artışın, bölgede yaşamak isteyen ya da yaşayan bazı gruplar için erişilebilirliğinin azalmasına neden oldu.

Millet Bahçeleri Yakınlarında Konut Fiyatları %140’a Kadar Arttı 

Yapılan çalışma kapsamında, 2017 ve 2021 yılları arasında İstanbul’da yapımı tamamlanan 12 Millet Bahçesi’nin 500 metre çevresinde yer alan 44 mahalle analiz edildi. Yaşlı nüfusun ve eğitim seviyesinin düşük, ortalama konut fiyatlarının ise şehir ortalamasının altında olduğu 28 mahalle, ‘‘yeşil soylulaştırma riski taşıyan’’ mahalleler olarak tanımlandı. 

Araştırma sonuçları, bu 28 mahalenin 23’ündeki konut fiyatlarının, İstanbul ortalamasının da üzerinde arttığını ortaya koydu. En dikkat çekici artışlar; Esenler 15 Temmuz Millet Bahçesi yakınındaki Havaalanı mahallesi ile Ayazma Millet Bahçeleri’ne komşu olan Ziya Gökalp mahallelerinde gözlendi. Konut fiyatları, Havaalanı mahallesinde %140, Ziya Gökalp mahallesinde ise %120 oranında arttı. 

Millet Bahçeleri’nin yakın çevreleri incelendiğinde, bu bölgelerde de konut fiyatlarında önemli artışlar olduğu tespit edildi. En yüksek fiyat artışı, %120 ile Ayazma Millet Bahçesi çevresinde gözlendi. Ayazma’yı, %109 ile Başakşehir, %56 ile Kayaşehir, %55 ile Hoşdere ve %48 ile Esenler 15 Temmuz mahalleleri takip ediyor.

12 Millet Bahçesi’nden 10’u, Sosyoekonomik Yapıyı Değiştirdi

Genel tabloya bakıldığında, 12 Millet Bahçesi’nden 10’unun, çevresindeki en az bir mahallede ‘‘yeşil soylulaştırma’’ eğilimi gösterdiği görülüyor. Bu açıdan en dikkat çekici örnekler olarak Ayazma, Başakşehir, Esenler 15 Temmuz, Halkalı Hoşdere, Kayaşehir, Pendik, Ümraniye Hekimbaşı, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Zeytinburnu Çırpıcı millet bahçeleri gösterilebilir.

Buna karşılık, Üsküdar Nakkaştepe ve Baruthane Millet Bahçeleri’nin çevresindeki mahallelerde yeşil soylulaştırmaya işaret eden bir değişim gözlemlenmedi. Çalışmada ‘‘soylulaştırılabilir olmayan’’ mahalleler olarak sınıflandırılan bu bölgelerde konut değerlerinin zaten yüksek ve piyasanın da doygun olması, kapsamlı bir mekânsal dönüşüm yaşanmamasını açıklayabilir. Gelişme potansiyelinin sınırlı oluşu, bu mahalleleri yeşil soylulaştırma süreçlerinin dışında bırakıyor.

Yüksek Eğitimli Nüfusun Oranı Hızla Artıyor

Araştırma kapsamında incelenen bir diğer parametre ise mahallelerdeki eğitim düzeyiydi. En dikkat çekici artış, Ayazma ve Başakşehir Millet Bahçeleri’nin eklendiği Kayabaşı mahallesinde görüldü. Bu mahalledeki yüksek eğitimli nüfus, %70 oranında arttı. Halkalı, Hoşdere ve Pendik Millet Bahçeleri çevresindeki mahallelerde ise bu artış %30’un üzerine çıktı. Bu düzeyde bir artışın gözlenmediği tek istisna, 15 Temmuz Millet Bahçesi yakınındaki Oruçreis mahallesi oldu. 

Araştırmada, yaşlı nüfusa dair veriler de dikkat çekti. Ekonomik baskının, 65 yaş üstü nüfusun da mahallelerden ayrılmasına yol açabileceği düşünülürken, İstanbul’da daha farklı bir tablo gözlemlendi. Yaşlı nüfus, İstanbul’un bütün mahallelerinde ortalama %17 oranında arttı; hatta bu artış bazı mahallelerde %60’ı aştı. Buna karşın, Millet Bahçeleri’ne yakın 19 mahallede bu artışın, şehir ortalamasından düşük olduğu görüldü. Bu durum, yaşlı nüfusun bu bölgelerde doğrudan tahliye edilmediği, ancak yavaş ilerleyen bir nüfus değişiminin söz konusu olduğu şeklinde değerlendirilebilir. 

İstanbul’da Yeşil Alanlar Yetersiz

İstanbul, kişi başına düşen yeşil alan miktarı bakımından dünya metropollerinin oldukça gerisinde. Mevzuata göre İstanbul’da bu miktarın en az 10 metrekare olması gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü ise beş dakikalık yürüme mesafesi içerisinde kişi başı dokuz metrekare yeşil alanın bulunmasını, bir sağlık indikatörü olarak değerlendiriyor. Ancak İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan yalnızca 7,2 metrekare. Bu miktar, Beyoğlu, Kadıköy, Üsküdar ve Şişli gibi 22 ilçede ise 3,5 metrekareyi geçmiyor.  

Avrupa’da kişi başına düşen yeşil alan ortalaması ise 72,5 metrekare. Viyana ve Helsinki gibi şehirlerde, kişi başı yaklaşık 60-65 metrekare yeşil alan bulunuyor. Yeşil alanların daha sınırlı olduğu Atina (23) ve Paris (15) gibi şehirlerde dahi söz konusu miktarlar, İstanbul ortalamasının en az iki kat üzerinde. Oslo’nun toplam yüzölçümünün %68’i, Viyana’nın ise %45’i yeşil alanlardan meydana geliyor. Türkiye’nin en kalabalık şehri olan İstanbul’da uzun yıllardır devam eden plansız büyüme ve betonlaşma ise bu açığın kapatılmasını zorlaştırıyor.

Yeşil Alan Politikaları Eşitlikçi Olmalı

Kentlerde kişi başına düşen yeşil alan miktarının artırılması önemli ve gerekli, ancak çalışmanın bulguları, yeşil alanların sosyal yapıyı dönüştürme gücünü ortaya koyuyor ve projelerin, bu etkileri göz önünde bulundurarak planlanması gerektiğine dikkat çekiyor. İstanbul gibi, hem merkezinde hem de çeper bölgelerinde dönüşümün oldukça hızlı yaşandığı bir metropolde, yeşil alan politikalarının daha bütüncül ve eşitlikçi bir perspektifle ele alınması gerekiyor. 

İstanbul’daki Millet Bahçeleri etrafında konut fiyatlarının artması, eğitim düzeyinin yükselmesi ve yaşlı nüfusunun sabit kalması ya da yavaş artması gibi bulgular, yeşil alan projelerinin yarattığı dönüşümün her kesimi eşit şekilde etkilemediğini gösteriyor. Parklar ve bahçeler herkes için tasarlanmadığında, sosyal eşitsizlikleri derinleştirme riski taşıyor. 

Kentin farklı bölgelerinde ortaya çıkan bu dönüşüm örnekleri, ileride uygulanacak yeşil alan projelerinin yalnızca fiziksel çevreyi değil, toplumsal dengeleri de gözetmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. 

Özetle kentsel yeşil dönüşümün, kent hakkı perspektifiyle ve yerel halkın ihtiyaçlarını önceleyerek tasarlanması gerekiyor. Aksi halde ‘‘herkes için yeşil alan’’ hedefi, yalnızca daha yüksek gelir gruplarına hitap eden yeni yaşam alanları yaratmakla sınırlı kalabilir. 

Başa dön tuşu