Yeşil hidrojen projelerindeki duraklama, küresel emisyon hedeflerini tehlikeye mi atıyor?

Yeşil hidrojen, özellikle çelik üretimi, kimya endüstrisi ve uzun mesafeli taşımacılık gibi fosil yakıtlara bağımlı sektörlerde karbonsuzlaşma açısından önemli bir çözüm olarak görülüyor. Ancak Reuters’a konuşan sektör temsilcileri ve analistlere göre, yeşil hidrojenin üretim maliyetleri hâlâ fosil yakıt bazlı alternatiflere göre 5 ila 7 kat daha yüksek. Bu da, projelerin ticari açıdan uygulanabilirliğini zayıflatıyor. Reuters’ın özel haberine göre, birçok büyük ölçekli yeşil hidrojen projesi ya iptal edildi ya da ertelendi. Sübvansiyonlar ve devlet destekleri bazı projelere can suyu sağlasa da, yatırımcılar belirsiz gelir modelleri ve yüksek risk nedeniyle projelerden çekiliyor. Avrupa’da planlanan elektrolizör kapasitesinin yalnızca küçük bir kısmı inşa edilebilmiş durumda.

ABD ve Avustralya’da projeler iptal edildi
ABD’de yürürlüğe girmesi planlanan “45V” vergi kredisine dair belirsizlikler, yatırımcıların büyük projelerden geri adım atmasına yol açıyor. Yeşil hidrojen yatırımlarında öncü olmayı hedefleyen Fortescue gibi şirketler, Arizona ve Avustralya’daki projelerini durdurduğunu açıkladı. Şirket, bu kararında değişen siyasi koşulların ve maliyet baskılarının etkili olduğunu belirtti.

Reuters’ın ulaştığı bir başka analizde, “AB’nin 2030 yılına kadar planladığı kapasitenin yalnızca küçük bir kısmı gerçeğe dönüşebilir. Talep oluşmuyor, finansman modelleri çalışmıyor, projeler iptal ediliyor.” ifadeleri yer aldı.

Avrupa Birliği’nin 2030’a kadar 10 milyon ton yeşil hidrojen üretme hedefi bulunuyor. Ancak Avrupa Sayıştayı, bu hedefin mevcut üretim seviyeleri ve yatırım trendleriyle uyumlu olmadığını ve başarılmasının zor olduğunu belirtti. Ayrıca yeşil hidrojenin kullanım alanlarının net olarak tanımlanmamış olması da, projelerin sürdürülebilirliği açısından bir diğer risk olarak öne çıkıyor.

Uzmanlara göre, hükümetlerin yeşil hidrojen stratejilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Özellikle sınırlı kamu kaynaklarının, yalnızca yeşil hidrojenin kaçınılmaz olduğu sektörlere yönlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca elektrolizör teknolojilerinin geliştirilmesi ve yenilenebilir enerji maliyetlerinin daha da düşmesi, yeşil hidrojenin rekabet gücünü artırabilecek unsurlar arasında.

Ancak mevcut yavaşlama ve belirsizlik ortamı devam ederse, yeşil hidrojenin sanayide fosil yakıtların yerini alma potansiyeli sınırlı kalabilir. Bu durumun da başta Avrupa olmak üzere birçok bölgenin 2030 ve 2050 emisyon azaltım hedeflerini tehlikeye sokabileceği değerlendiriliyor.

Başa dön tuşu